İzleyiciler

25 Ekim 2011 Salı

Water for Elephants



Yapım:

2011  -  ABD 

Tür:

Biyografi,  Dram,  GizemMacera,  Romantik,  Tarih

Süre:

122 dakika

Yönetmen:

Francis Lawrence, 

Oyuncular:

Robert Pattinson,  Reese Witherspoon,  Christoph Waltz,  James Frain,  Hal Holbrook,  Sam Anderson, Jackie Zane,  Ken Foree,  Donna W. Scott,  Tim Guinee,  William Morse,  Alan Fleury,  Sandra Staggs, Renee Diamond,  Cody Wood,  Danny Castle, Stephane Nicoli,  Daniel Sobieray,  Lisa Marie Summerscales,  Tracy Phillips,  Richard Brake,  E.e. Bell,  Scott MacDonald,  Bruce Gray,  Ilia Volok,  Erin Pickett,  Mark Povinelli,  Dan Lauria,  Stephen Taylor, Jim Jansen, 



Filmin Özeti: Jacob veterinerlik fakültesinde ki son sınavına girdiği gün  ailesi bir trafik kazasında ölür. Tren yolunda yürürken karşısına çıkan ilk trene atlar ve hikaye başlar. Atladığı tren bir sirk trenidir. Jacob bir şekilde sirkin patronu August' un  gözüne girer ve sirkte veteriner olarak çalışmaya başlar. Tabi ki patronun eşi ve sirkin yıldızı Merlena' ya aşık olur. Bence filmin en can alıcı sahnesi August' un ilişkiyi anladı andaki yüz ifadesi. Filmin yıldızına gelince (filden sonra) kesinlikle August!  Filmin sonu; kötü karekter(ler) ölür ve herkez mutlu mesut yaşar...




24 Şubat 2011 Perşembe

Dorian Gray




  • Yapım:
  • Tür:
  • Yönetmen:
  • Oyuncular:
  • Senaryo:
  • Senaryo (Kitap):
  • Yapımcı:
  • Görüntü Yönetmeni:
  • Müzik:


    Romanın kahramanı Dorian Gray çok yakışıklı genç bir adamdır. Dorian'ın hayranı olan ressam Basil Hallward, onun güzelliğinden çok etkilenir ve sanatında yeni bir akım oluşturduğuna inanır. Basil'in evinin bahçesinde, Dorian Basil'in arkadaşı Lord Henry Wotton ile tanışır ve onun dünya görüşünden adeta büyülenir. Lord Henry, hayatta en önemli değerlerin zevk ve güzellik olduğunu düşünür ve Hazcılık üzerine kurulu bu düşüncelerini Dorian'a anlatır. Dorian bunun üstüne güzelliğini bir gün yitireceğini fark eder ve ağlayarak onun yerine Basil'in çizdiği resminin yaşlanmasını ne kadar çok istediğini dile getirir. Dorian'ın bu dileği gerçekleşir. Portresi işlediği her günahın izini taşımak üzere işaretlenir ve bu günahların her biri portresinde kusur veya yaşlanma belirtisi olarak yer alır. Dorian sansasyonlarla dolu bir hayat yaşar ama bir türlü yaşlanmaz. 
    Film  Dorian’ın kendi portresinde kendi güzelliğini keşfetmesiyle başlar. Lord Henry’nin etkisiyle kötülüğün ve zevkin çekimine kapılan, dünyada gençlik ve güzellikten önemli bir şey olmadığına inanan Dorian için heyecan, kötülükte ve günahtadır; iyilik ve erdemse sıkıcıdır, edilgendir. İyiliği temsil eden Basil’in Dorian’a duyduğu saf tutkuda eşcinsellik öğeleri açıkça hissedilir. Dorian’ın büyük sırrını, portredeki değişimi gören yalnızca Basil olur. Ve sırrı açığa çıkmasın diye Basili hunharca öldürür. Portreye odaklanan, sonsuz gençlik karşısında ruhunu satan ve ruhunun ölmüş olmasından korkan Dorian için kurtuluş var mıdır? Filmde portrenin çıkardığı sesler acayip korkunç. Bu alanda çekilmiş en iyi film denilebilir.

Sıradışı(Premonition)




22 Şubat 2011 Salı

Jumanji



21 Şubat 2011 Pazartesi

Cinayet Gecesi(Fracture)






Thomas Crawford soğukkanlı bir şekilde kendisini aldatan karısını öldürmüş ve olay yerine polisleri çağırmıştır. Olay yerine gelen polis Rob Nunally şoktadır; çünkü cinayete kurban giden kadın sevgilisi Jennifer’dır. Crawford davası, başarılı avukat Willy’nin yeni kariyerine başlamadan önce bakması gereken son davadır. Başta her şey basit gibi gözükmektedir, Thomas Crawford karısını öldürmüştür. Ancak, Thomas’ın silahının cinayet silahı olmadığı anlaşılınca işler karışmaya başlar.Anthony Hopkins'i görmeyi sevdiğim rolde:) Filmde olay önlerinde apaçık dururken bir türlü olması gerektiği gibi sonuçlandırılamıyor. Çok ince düşünülmüş bir cinayet planı. Genç avukatımız tesadüf eseri  iş işten geçtikten sonra planın kilit noktasını anlıyor.

Erkeğin Gözyaşları (The Man Who Cried)




  • Yapım:
  • Tür:
  • Yönetmen:
  • Oyuncular:
  • Senaryo:
  • Yapımcı:
  • Görüntü Yönetmeni:
  • Müzik:
  • Süre:
    1 saat 37 dk


    Fegele ve ailesi ile Rusya’nın sevimli bir kasabasında normal bir hayat sürerken nazilerin zulüm tehdidi karşısında babası Amerika’ya göçer. Orada çalışıp, ailesine para gönderecektir. Babanın yola çıkmasından hemen sonra felaketler başlamış ve ortam yaşanamayacak bir hal almıştır.Fegele Amerika’ya gitmek umuduyla hazırlanan kasabalıların arasına katılarak yola çıkar. Ancak İngiltere’ye kadar gidebilir.
    İngiltere’de Hristiyan bir ailenin yanında yetiştirilir. Bir zaman sonra Suzie adını alan Fegele, Paris’e yelken açar. Burada Rus dansçı Lola ile çalışmaya başlar, tek amacı para biriktirip Amerika’daki babasını bulmaktır.

    Yeni bir operada birlikte iş bulurlar ve kaderlerini değiştirecek opera sanatçısı Dante ve at terbiyecisi bir çingene olan Cesar ile tanışırlar. Aşkın fazlaca yaşandığı bir sırada Nazilerin Paris’e gelmesiyle olayların boyutu da değişmeye başlamıştır.


    Filmde Suzie ve Cesar aşık olurlar (ki bence Cesar aşık Suzie hoşlanıyor). Suzie'nin bir tane altın parası  var her gittiği yerde onu değişik bi yere saklıyor. En çok aklımda o kalmış. Johnny Depp'i izlediğim ilk film. Çok etkilenmiştim. Dramatik bir filmdi. Naziler Paris'e gelince kızın arkadaşı kızın kaçabilmesi için para buluyor ama Cesar arkada kalıyor. Bence Filmin en dramatik sahnesiydi. Heralde film adını burdan almış.